Yıllardır huzur ve istikrarı arayan Kafkasya’da ‘rutinleşen’ çatışmalara yenilerinin eklenmesi hiç de sürpriz olmayacak. 1990’lı yılların başında yaşanan kanlı Gürcü-Abhaz ve Gürcü-Osetin çatışmalarının yeniden alevlenmesi için ‘gerekli şartlar’ etle kemiğe bürünüyor.
Tarihteki en kötü dönemlerinden birini yaşayan Moskova-Tiflis ilişkilerinin seyrettiği gerginlik, öncelikle Gürcistan’ı istikrarsızlaştıracak boyutlarıyla ön plana çıkıyor. Sovyet sonrası bağımsızlığından beri pek istikrara kavuşamayan Gürcistan’ın en ciddi paradoksu, kendisine bağlı özerk cumhuriyetler. Özellikle de yönetimleri Rusya yanlısı olan Güney Osetya ve Abhazya idareleri, merkezi hükümete kafa tutarak tam bağımsızlıklarını istiyor. Bu iki cumhuriyet fırsat buldukça da Rusya ile birleşme yollarını zorluyor. Moskova ise zaman zaman Gürcistan’a gözdağı veren açıklamalarını sürdürüyor.
Bağımsızlığını ilan eden; ancak kimse tarafından tanınmayan Güney Osetya’nın lideri Eduard Kokotı, zaman zaman gerekirse silaha başvuracaklarını dile getirerek Tiflis’i tehdit de ediyor. Ayrıca 1991’in son günlerinden başlayarak uzun süre devam eden Şevardnadze-Gamsağurdia savaşının aktörlerini değiştirerek yeniden ortaya çıkma tehlikesi kuvvetle muhtemel.
Moskova ile Tiflis arasındaki gerginlik içki ambargosuyla geriye dönülemez bir mecraya girerken Gürcistan yönetimi, kendi topraklarında bulunan Rusya barış gücü askerlerinin bölgeden çıkartılması için tüm imkânlarını kullanıyor. Geçtiğimiz cuma günü Tiflis yönetimiyle ABD, AB ve AGİT temsilcileri arasında gerçekleşen görüşmeden sonra Sıhinvali’de bulunan Rusya kuvvetlerinden 500 kadarı hafta sonunda Gürcistan’ı terk etti.
Gürcü-Osetin çatışma bölgesinden Rusya askerlerini çıkartabilme memnuniyetini tadan Gürcistan’ın, yakın zaman içerisinde kendi topraklarındaki Rusya birliklerinin tümüyle çıkartılması hususunda birtakım kararlar kabul etmesi bekleniyor. Şimdiye kadar BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) adına çatışma bölgelerinde bulunan Rusya askerleri ile ‘isyancı’ özerk liderlerin başkaldırıları arasında barış gücünü evhen-i şer olarak gören Tiflis yönetimi, riskli bir karar alarak Moskova ile köprüleri tümüyle attı.
Pek çok gözlemciye göre barış gücü askerlerinin çekilmesi, en ufak adi bir polisiye olayı bile her an bir iç çatışmaya dönüşebilme tehlikesini beraberinde getiriyor. Rusya kuvvetlerinin yerine Amerikan ya da NATO güçlerinin ikame edilmesi de perspektifli bir çözüm olarak görünmüyor.
Her ne kadar ABD ve NATO tarafından desteklense de Gürcistan’ın turuncu devrimci genç lideri Mihail Saakaşvili yönetimi, kritik bir dönemeçten geçiyor bugünlerde. Eski Sovyet cumhuriyetlerindeki ‘anti-Moskova’ oluşumların baş aktörlerinden biri olan Saakaşvili’nin çok da uzak olmayan bir zaman sürecinde özerk cumhuriyetlerle mücadeleyle hırpalanabileceğini kestirmek hiç de güç değil.
Zaman Gazetesi
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|