BUSH, İsrail'e "itidal" bile tavsiye etmiyor. İsrail'in Lübnan'a bombalar yağdırmasını "terör örgütü Hizbullah'ın altyapısını yok etmek" diye meşrulaştırıyor!
İsrail, sadece Hizbullah'ın karargâhını değil, yolları, elektrik santrallarını, yakıt depolarını, meskûn mahalleri, hava meydanını da vurdu! Bombalar kadın ve çocukları da öldürdü! Bush, bunları 'terör altyapısı' sayıyor!
Moskova'daki G-8 zirvesinde olsaydım, gazeteci olarak Bush'a sormak isterdim: Türkiye de Kandil dağlarındaki PKK 'altyapısını' bombalarsa nasıl karşılarsınız?! Üstelik hiçbir elektrik santralına, yola, köprüye, hava meydanına, yakıt deposuna dokunmadan, meskûn mahallerde tek sivili öldürmeden! Tabii, Ankara bu soruyu Washington'a soracak!
'Rehine' siyaseti!
Milton Dank, "İşbirlikçiler" adlı kitabında, Fransız faşistlerinin işgalci Nazilerle işbirliğini anlatır. Nazi taktikleri hakkında da ilginç bilgiler verir.
Yıl 1941, Paris Nazi işgali altında. 20 Ekim'de Nantes şehrinde direnişçilerin bir Nazi komutanını öldürmesi üzerine Alman General Von Stülpnagel bir bildiri yayımlar: "Bu cinayeti cezalandırmak için, elli rehine öldürülecektir!.. 23 Ekim akşamına kadar suçlular yakalanamazsa elli rehine daha öldürülecektir! İhbar edenlere ise 15 milyon frank ödül verilecektir!"
Ve, Nazi hapishanelerindeki Fransızlardan yüz kadarı, iki parti halinde kurşuna dizilir! Nazilerin bu tür barbarlıklarının nasıl Fransız vatanseverliğini körükleyip direnişi artırdığını, Dank kitabında çok güzel anlatır. (Sf. 156 vd.)
Elbette İsrail bir demokrasidir, totaliter devlet değildir. Dünya da 1940'lardaki dünya değil. Dahası İsrail'in savaş makinesi, Hitler'in savaş makinesinin yanında çok küçük kalır. Elbette bu farklarla, İsrail'in Lübnan'a saldırısı da bir "rehine" siyaseti değil mi?!
İsrail de "orantısız" saldırılarıyla kendisine karşı tepkileri körüklemiyor mu?
İsrail'in amacı
İsrail'in devlet olarak var olma ve güvenliğini sağlama hakkı tartışma konusu bile edilemez. Sırf Hizbullah karargâhını ve 'askeri' tesislerini bombalasaydı, kimse de bir şey demezdi. Fakat İsrail, "terörle mücadele"nin ötesinde politik hedefler güttüğü için terörle mücadelenin sınırlarını aşan, "orantısız" askeri kuvvet kullanıyor.
Filistin'de de, Lübnan'da da yaptığı budur.
İsrail'in amacı, "terörle mücadele"den öteye, Filistinlilerin güç alabileceği bütün askeri ve siyasi unsurları felç ederek, "İsrail'in istediği türden barış"ı zorla kabul ettirmektir. Kurulduğu günden beri askeri kuvvet kullanarak topraklarını ve nüfusunu Araplar aleyhine büyüten İsrail'in değişmeyen stratejisi budur.
Clinton gibi dengeli bir yönetim yerine, ABD'de Musevi ve Protestan radikallerin "neo konservatif" koalisyonlarının iktidarda olması, bölgede "orantısız kuvvet kullanımı"nı artırıyor, bu da bölgedeki istikrarsızlığı derinleştiriyor.
Rüzgâr eken fırtına biçiyor. Bombalarla felç edileceği sanılan Hizbullah, Hayfa'yı bile füze ile vurdu! Filistin sorunu bugün dünkünden daha kötü noktada! Irak'ın hali malum! İran ve Suriye dünkünden daha radikal!
Böyle rüzgâr ekmeyle devam ederlerse daha vahim fırtınalara sebep olacaklar!
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|