|
|
İran’ı anlamak |
Cumartesi, 25 Kasım 2006 - (10:16) |
Mahir Kaynak
|
|
Bu yazının amacı son zamanlarda ortaya atılan ve ABD’nin İran’la temas kurmasını öğüt verenlerin ne ölçüde başarılı olacağını tahmin etmektir.
|
İran’ı değerlendirenler genellikle onun rejimini tartışır ve dini yönü ağır basan rejimi üzerinde dururlar. Oysa başkalarını ilgliendiren onun rejimi değil diğerleriyle olan ilişkileri olmalıydı ve ben bu nedenle devrimden itibaren, dış politikadaki tavrıyla ilgilendim ve rejimini de bu konudaki etkileriyle değerlendirdim.
İran’daki devrimin dış politikada radikal bir değişmeye neden olduğu ve ABD karşıtı bir rota izlediği biliniyor. Bu durum İslam’ın emperyalizm karşıtı ve onun temsilcisi sayılan ABD’nin düşmanı olması anlamına gelir mi? Humeyni bu sonucu doğuracak bir politika izledi ve İslam dinini kapitalizmin hasmı haline getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olduğu söylenemez. ABD karşı politikalar geliştirdi. Bir yandan Şii-Sünni ayırımını körüklerken diğer yandan kapitalizmle barışık bir İslam düşüncesi yaratmaya çalıştı. Bu alanda örnek ülke Türkiye oldu ve kapitalizmle çatışmayan üstelik onun tüm ilkelerini savunan bir İslami düşünce ülkemizde boy attı. Bunu bir eleştiri olarak değil bir tesbit olarak söylüyorum.
Durum böyle iken ülkemizdeki laik kesimin ve onu destekleyen güç odaklarının İslamcılar’ın ülkemizi İran’a çevirmek istediklerini düşünmeleri ve bunu bir slogan haline getirmeleri komikti. Birbirine karşıt olarak geliştirilen iki akımın aynı siyasi hedefe yönelik olduğunu düşünmek yüzeysel düşüncenin doruklarını oluşturdu. Bu durum şöyle bir soru sorulmasını gerektiriyordu: Acaba İran’da birbiriyle İslam’a yakınlık açısından benzer ama dış politikasında tamamen birbirine zıt akımlar var mıydı? Ahmedinecad tutucu olduğu için mi ABD karşıtıydı yoksa ABD karşıtlığı dinden bağımsız olarak düşünülen bir dış politika tercihi miydi?
İran’daki ılımlı denen kanadı İslam’ın kuralları mı daha yumuşak hale getiriyordu yoksa giderek kapitalizmle ve ABD ile uyumlu hale mi geliyordu? Tutucu ilan edilen Ahmedinecad neden mollalarla mücadele halindeydi? Hem tutucu olup hem de dini temsil edenlerle çatışmanın anlamı neydi? Bana göre din üzerindeki tartışmalar işin bir örtüsünden ibaretti, asıl tartışma konusu kapitalizmle onun temsilcisi konumundaki ABD ile ilişkilerdi.
Bu yazının amacı son zamanlarda ortaya atılan ve ABD’nin İran’la temas kurmasını öğüt verenlerin ne ölçüde başarılı olacağını tahmin etmektir.
ABD İran’ın bugünkü yönetimiyle uzlaşamayacağını bilir. Onun istediği İran’da kendileriyle uzlaşacak kadroların işbaşına gelmesini sağlamak ve bunlarla işbirliği yapmaktır. Sanıldığı gibi bunlar liberal değil dindar olacaklar ama ABD ile ilişkilerde olumlu tavır sergileyeceklerdir. Bunların İslam devriminin ateşli savunucuları olması kimseyi şaşırtmamalıdır.
Bütün bunlar ülkemizdeki laik kesimin politikadan ne kadar uzak olduklarının ve çok önem verdikleri ideolojik tavırlarla kendilerinden başka kimsenin ilgilenmediğinin de bir göstergesidir.
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|
'Mahir Kaynak'in Son 10 Yazısı
|
|
|
|
|
|