|
|
Modele uyuyor |
Pazar, 21 Ocak 2007 - (23:01) |
Mahir Kaynak
|
|
Yerini bulan ve hedefine ulaşan her provokasyon yeni eylemlere çıkarılan bir davetiye gibidir. Bu elim suikastla bize yollanan mektubu okumayalım ve yırtıp atalım ki yenilerini yollamaya gerek duymasınlar ve cesaret edemesinler.
|
Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi uygulanmak istenen modelle tam bir uyum sergiliyor. Bölgemizde etnik ve din ayrılıklarına dayanan bir çatışma körüklenirken ve bunun sonuçlarına bağlı olarak yeni devletler oluşturulurken ülkemizin bir hedef olmaması uzak bir ihtimaldi. Ülkemizde Ermenileri rahatsız edecek bir durum sözkonusu değildi. Soykırım yasa tasarılarının kabulünü kolaylaştıracak yeni bir olaya da ihtiyaç yoktu. Bu konudaki projeler kitle desteğine ihtiyaç duymayacak kadar olgunlaşmış ve devlet politikaları haline dönüşmüştü. Yani böyle bir tasarının ABD’de kanunlaşması için yeni eyleme gerek yoktu. Eğer ABD yönetimi tasarıyı gerçekleştirmek isterse herhangi bir engelle karşılaşmaz, istemezse de böyle bir eylem onu kabule zorlayamazdı.
Konu ülkemizde farklı soydan gelen ve değişik inançlara sahip kimselerin bir arada yaşayıp yaşamayacağıydı ve hedef bir Türk-Kürt çatışmasının temellerini atmaktı. Eğer Türkiye farklılıkları çatışma nedeni olmaktan çıkarır ve bir arada yaşama arzu ve iradesine sahip insanların bir ulus olmasını yeterli gördüğünü ispatlarsa, bölgedeki çatışmanın dışında kalmayı başarabilirdi.
Devlet kurumları ve siyasetçiler bu yönde tavır aldılar ve farklılıkların bir sorun teşkil etmediğini açıkça ifade ettiler.
Bu arada bir sorun yeteri kadar açıklığa kavuşmadı. Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesi tartışılırken bunun gerekçesinin ne olacağı karanlıkta kaldı. Bazıları bölgedeki Türkmenler’in korunması gerektiğini ileri sürerken diğerleri bölgede çıkarlarımız olduğunu, Kerkük’ün Misakı Milli sınırlarında içinde bulunduğunu söylediler. Her iki söylem de yanlıştı. Türkiye bölgedeki hiçbir halkı diğerlerinden ayırt etmemeli ve eğer bir müdahale sözkonusu olursa bunu bölgede yaşayan herkesin güvenliği için yaptığını anlatabilmeliydi. Eğer Misakı Milli’den söz ediyorsak bunun sadece topraklardan ibaret olmadığını ve oradaki insanları da kapsadığını anlamalıydık.
Bir provokasyon olduğu çok açık olan suikastın başarıya ulaşıp ulaşmaması oluşacak tepkilerin niteliğine göre belli olacaktır. Eğer bu olaya tepki genel bir nitelik kazanır, hem toplum hem de devlet çok açık biçimde eylemin karşısında olduğunu anlatabilirse eylem ters teper ve yapanların ummadığı bir sonuç ortaya çıkar. Ayrıca bu olay din ve soy farklılıkları karşısında genel tavrın ne olduğunu gösteren bir mihenk taşı görevi yapar.
Türkiye bölgede çatışma yaratmak için kullanılan soy ve din farklılıklarının dışında ve üstünde olduğu gösterirse, bu gibi provokasyonların bir anlamı kalmayacağı için, yeni acılarla karşılaşmak zorunda da kalmayız. Yerini bulan ve hedefine ulaşan her provokasyon yeni eylemlere çıkarılan bir davetiye gibidir. Bu elim suikastla bize yollanan mektubu okumayalım ve yırtıp atalım ki yenilerini yollamaya gerek duymasınlar ve cesaret edemesinler.
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|
'Mahir Kaynak'in Son 10 Yazısı
|
|
|
|
|
|