|
|
Ne yapmalı? |
Pazar, 10 Haziran 2007 - (22:30) |
Mahir Kaynak
|
|
Genel seçimlerin yaklaştığı günlerde ülkenin giderek gerginleşen bir ortama sürüklenmesi bir talihsizlik sayılabilir. Ancak Türkiye gibi dünya ölçeğindeki çatışmanın merkezine doğru yol alan ülkemizde her şeyin sadece bir tesadüf olduğu da söylenemez.
Olaylara bakarak analiz yapılabilir ve geleceğin kimsenin kurgulamadığı, kendiliğinden gelişen olayların bir sonucu olduğu düşünülebilir ama eğer bir proje varsa ve bazı şeyler kurgulanıyorsa bunları da görmek gerekir. Bazılarının bunu bir komplo teorisi sayacağını, sonuçlara bakıp buna uyan senaryo yazmanın akılları karıştırmak amacını taşıdığı söylenebilir.
Son günlerde artan terörün terör örgütünün hangi amacına hizmet edeceğini bilmek için onun hedefleri hakkında önceden bir analiz yapılması ve eylemlerin bu amaca uygun olarak yapıldığı iddia edilmesi gerekir. Oysa bu konuda belirli bir stratejiden söz etmek mümkün değil. Söylenen şey ‘ Teröristin işi terördür ve onlar da bunu yapıyorlar’ dan ibaret . Bazı dış basın organları PKK’nın Türkiye’yi Kuzey Irak’a çekmek istediğini söylüyor ama bundan nasıl bir fayda sağlayacaklarını söylemiyor. Eğer bir Türk-Kürt çatışması çıkarsa bölgeyi terör örgütünün kontrol etmesi mümkün olmaz ve örgüt egemen Kürtler tarafından etkisiz hale getirilir. Eğer bunun sonucunda Türkiye ile ABD’nin çatışması bekleniyorsa her iki tarafın basit bir provokasyonla böyle bir sonucu kabul etmeleri çok mantıksız olur ve taraflardan hiçbirinin böyle bir çatışmayı istediği ve bunun onların çıkarlarına uygun olduğu söylenemez.
Gözlenen puslu havanın doğrudan seçimleri etkilemek amacını taşıdığı daha büyük bir olasılıktır ve olaylar yeni iktidarın oluşumu etkileyecek biçimde gelişmektedir. Terör eylemleri ülkedeki milliyetçi refleksleri güçlendirmekte, dış operasyon ihtimali devlet gücünün önemini vurgulamaktadır. Bunları kimin yaptığını bilmek mümkün değildir ama, eğer her şey bir tesadüften ibaret değilse anlamlı bir tablo ortaya çıkıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde bürokrasi ile AKP arasında oluşan farklılık ve gerginlik yerini Türkiye ile terör arsındaki zıtlaşmaya terk ediyor ve daha öncekini etkisiz hale getiriyor. Safları belirleyen kriterler değişiyor ve demokrasi söylemi yerini güvenliğe bırakıyor.
Burada tarafları itham etmek bir sonuç yaratmaz. Asıl olan oyunun kurallarını önceden belirlemek ve herkesin bunlara riayet etmesini sağlamaktır. Mesela cumhurbaşkanlığı seçiminin engellenmesi siyasi bir olaydır ve taraflardan biri kendi imkanlarıyla bunu sağlamamıştır. Bir sonuca ulaşma için herkes sahip olduğu kozu kullanır. AKP üçte bir oranındaki çoğunluğu ile cumhurbaşkanı seçmek isterse karşı taraf da elindeki imkanları kullanır. Olayı burada bırakmak ve bundan siyasi çıkar elde etmeye çalışmak diğerlerini ya da onları dünya ölçeğinde destekleyenleri yeni arayışlara iter.
Yapılması gereken ülke yönetimini bir çatışma sorunu olmaktan çıkarmak, her hamleyi karşı tarafın, en azından, katlanabileceği bir düzeyde tutmaktır. Bugünkü durum karşılıktı tırmandırılan bir gerilim sürecine dönüşmüştür ve sükunet ancak karşılıklı ödünlerle sağlanır.
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|
'Mahir Kaynak'in Son 10 Yazısı
|
|
|
|
|
|