“Federasyonlarda, -ki bugün Irak’ı bir federasyon olarak kabul edecek olursak- alt federe yapılar dış güvenlik, dış ilişkiler, sınır koruma ve anlaşmalar konularında merkezi otoriteye bağlıdırlar. Merkezi otoritenin etkili olabilmesi için o güce sahip olması gerek, fakat bugün Irak bir federasyon değil.
Irak’ta bir askeri güç yok. Güvenliği peşmergeler sağlıyor. Onlar da Barzani ve Talabani’ye ait 90-100 bin kişilik bir silahlı grup. Bedir Tugayları’ndan, Sadr’ın ve El Hekim’in adamlarından tek farkları ABD’nin desteği.
Bu resme baktığınız zaman, Bağdat hükümetinin PKK’yla mücadele edecek, Kuzey Irak’a baskı uygulayacak bir gücü yok; sahada hiçbir şey yapamaz. Resmi olarak Bağdat hükümeti var; ama fiili olarak Barzani ve Talabani var. Kağıtta federasyon var, fiiliyatta bölünmüşlük var. ‘Özerk’ olarak adlandırılan yerler, özerkliğin ötesinde güçlere sahip.”
IRAK BIÇAK SIRTINDA, ŞİİLERİN KÜRTLERE İHTİYACI VAR
“Irak siyasi olarak bıçak sırtında. Hayal kırıklığına uğramış bir çok grup var. Ne Sünniler, ne Şiiler, ne de laikler ve bir grup azınlığın üyesi olduğu Allavi destekçileri istediklerini alabildi. Hayat, ekonomi durmuş; herkes ayrıcalık istiyor; işini silahla halletmeye çalışıyor. Polisler, Sadr, El Hekim ve Dava gruplarına ait ve silahlılar. Silaha sarılmayan tek grup Türkmenler.
Bu ortamda Maliki hükümeti zaten zorunluluktan orada ve ABD nezdinde de itibarı sarsıldı. ABD, Ocak ayında strateji değiştirdi ve 30 bin askeri daha bölgeye yolladı.
Eylül ayında Başkan Bush, Kongre’ye hesap vermek ve Irak’ta başarısız olduğunu itiraf etmek zorunda. Fatura kime kesilecek? Tabii ki Maliki’ye. Sünni bakanların kabineye girmediği, Şiilerin homurdandığı bir ortamda en avantajlı grup Kürtler. Şiilerin Kürtlere ihtiyacı var. Bağdat hükümetinin devamı için, Kürtlerin desteği hayati önem taşıyor. Kürtlerin desteği olmaksızın hükümet devam edemez.
Şiiler de, Kürtlerin hassas oldukları konularda onlara vaatler veriyorlar. Mesela Kerkük’te referandum, petrol yasası ve Türkiye’nın Kuzey Irak’a girmesini engelleyecek düzenlemeler gibi.
Kürtlerin bulunduğu Kuzey Irak, çatışma bölgesi değil, onlar sağlıklı karar verebiliyorlar. En organize ve bölünmemiş grup olma özelliğini taşıyorlar. Dolayısıyla Irak’taki kırılgan yapı, şu anda Kürtlerin avantajına ve Maliki hükümetinin yaptığı mutabakata uymamak gibi sözler sarfedebiliyorlar.”
TÜRKİYE SAFLIK YAPMAMALI
“Bu mutabakatın etkili olacağını sanmıyorum. Birkaç aya kadar hayata geçirilmesi beklenilen anlaşma gerçekleşinceye kadar Kürt yönetimi kendi istediği değişiklikleri maddelere koydurma mücadelesi verecektir.
Mesela Kürtler, Türkiye’nin sınır ötesi müdahalesini engellemek için ‘Irak’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması’ şeklinde ifadelere yer vermek isteyeceklerdir. Türkiye de sınır ötesi sıcak takip hakkı isteyecek ve çekişme yaşanacaktır.
Türkiye’nin temel maksadı PKK’nın bir terör örgütü olduğunu tescil ettirmek ve gelecekteki planlar için meşruiyetin tabanını genişletmek ise, bunu elde edecektir. Fakat Türkiye, terörün böyle çözüleceğine inanmak gibi bir saflık yapmamalı. Türkiye, Barzani ve Talabani’ye terörü ortadan kaldırması konusunda bir vaat etmiyorken, onlar neden terörü kaldırsın?”
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|