Filistinli ünlü şair Mahmud Derviş Kartaca'da şairlere esip gürledi. Abbasiler döneminde yaşamış olan meşhur Arap şairi el-Mütenebbi'nin günümüz şairlerinden daha çağdaş olduğunu belirten Mahmud Derviş, Arap şiirinin artık kendisini tekrar etmeye başladığını ve yeni bir şey üretmediğini belirtti.
Ömer Faruk Tokat / İslam Dünyası
"Yirmi yıl var ki kardeşim/şiir yazmıyor/savaşıyoruz", "Ülkem özgür olmadan, ben nasıl özgür olabilirim ki" gibi coşkun mısraların sahibi, Filistin'in devrimci şairi Mahmud Derviş onur konuğu olduğu Uluslararası 41. Kartaca Festivali'nde yaptığı basın toplantısında çağdaş Arap şiirini ve şairleri kıyasıya eleştirdi. Arap şiirinin artık kendisini tekrar etmeye başladığını ve yeni bir şey üretmediğini belirten Mahmud Derviş, "Başarısız orjinalliği başarılı tekrara tercih ederim" dedi. Derviş sözlerini şöyle sürdürdü: "Çağdaş Arap şiiri dediğimiz şey birbirini tekrarlayan şairlerin ürünlerinden ibaret bir görüntü arzetmeye başlamıştır. Şiirler birbirine o kadar benziyor ki bazen onların hepsinin aynı şair tarafından yazıldığın zannedersiniz. Lakin bu sorun şiirden değil, şairlerden kaynaklanmaktadır." Daha sonra toplum ve siyasetle ilişkisi olmayan şairlere seslenen Derviş, "Siyasetle sanat ve siyasetle edebiyat birbirindan ayrılmaz şeylerdir. Mütenebbi (ö.354/964) hepinizden daha çağdaştı" dedi. "Akropolyum"da Kadın, aşk ve Filistin üzerine şiirler okuyan Derviş daha sonra başkent Tunus'un kuzeyinde inşa edilen kültür sitesine geçerek buradaki programa katıldı. Tunus Kültür bakanı Muhammed Aziz b. Aşur, Filistin'in Tunus Büyükelçisi Muhammed Ğannam ve üç binden fazla kişinin katıldığı gecede Mahmud Derviş "Yaptıklarından Özür Dileme!" adlı son kitabından "Tunus'a Teşekkür" adlı şiirini okuyarak Tunus'a hediye etti. Şiirden sonra kısa bir konuşma yapan Derviş, Tunus'un mülteci Filistinlileri kovmayan tek Arap ülkesi olduğunu ve Tunus'ta yaşadığı zamanlarda kendisini anavatanında gibi hissettiğini söyledi. Tunus 1982 yılında İsrail'in Lübnan'a saldırısı sonucu bu ülkeyi tertketmek zorunda kalan Filistin Kurtuluş Örgütü'nü barındırmayı kabul etmişti.
Mahmud Derviş'in kitaplarından bazıları: Celile'de Kuşlar Ölüyor Filistinli Sevgili Gecenin Sonu Uzak Bir Sonbaharın Hafif Yağmuru Yedinci Deneme Zeytin Ağacının Yaprakları
Mahmud Derviş'in yaygın şiirlerinden biri:
AHMED ZAATAR*
Kekikten ve kararmış taştan O eller için Bu çığlık Unutulmuş ve yapayalnız Ahmed için. Gelip geçen bulutlar Yurtsuz ve yabancı koydu beni Ve yalnız dağlar cesaret ediyor Beni bağrına basmaya Kıraç bir toprakta. Doğuyorum yine o eski yaralardan Sokuluyorum toprağa Bütün ayrıntılarını görünceye dek Doğuyorum yine Denizin taştığı yıl Kül olmuş kentlerden Kendimi yapayalnız bulduğum.
Ahmed'di o deniz Kurşunlar arasından köpük köpük Bir kamptı öfkeyle büyüyen Yağan kekikti üstümüze Ve savaşçılara Ellerine ayaklarına baktı Ahmed Unutulmuş trenlerin Anılarıyla büyüyen Kimsenin karşılamadığı Kimsenin el sallamadığı Yaseminlerle. Ayakta dikildi yapayalnız Kendini dinlediği gecelerde Hakkın hasretini çekerek Yirmi yıl Yirmi yıl o yer senin bu yer benim Dolaştı bir kimliği sora sora Yalnız yanardağların yanıtladığı.
Ben Arap Ahmet'im Dedi Ben kurşunlar Ben portakallar Ve düşler. Benim çadırımdır Tel Zaatar Anayurt benim Sürüp giden o yolculuk anayurda Doğu'dan ta Batı'ya Bilendi bütün kılıçlar Ahmed tanımaya başlarken Ellerini ayaklarını Süzülen bir yıldız gibi Bakıp bakıp Hayfa' ya. Ahmed'di seçilen kurban Kentler asfalt organlarını Bırakıp arkalarında Düştüler peşine Ahmed'in Öldürmek için. Doğu'dan ta Batı'ya Cenaze törenini hazırlıyorlardı. Giyotinlerden giyotin beğenip.
Ben Arap Ahmed Gelsin kuşatmacılar! Benim kal'am gövdem Gelsin kuşatmacılar! Ateş hattıyım ben Kuşatacağım onları Çünkü göğsüm Sığınaktır halkıma Gelsin kuşatma!
Uzanmış suyun karşısına Küçük ayrıntılar arasında geziniyorum Derken dağılmaya başlıyorlar Akşamla birlikte Yitiyorum Uzaklardan gelen Çıngırak seslerinin içinde. Kanayan yerlerimden Anlıyorum yaşadığımı.
Ayak bastığım her yol Kaçınıyor benden Kaçıyor Gönül verdiğim her kent Ceketimi fırlatıyor bana.
Şiirlere sığınıyorum Düşlere Anlıyorum çok geçmeden Düşlerime kadar girmiş bıçaklar. Bir mum yakıyorum Kapanmayan yaramdan. Bu gece Bütün çakıl taşları soluyor
Ve damarlı. Uzaklardaki güzel karım Sessizliğin senin Eritti bu ölgün geceyi Banklar ve ağaçlar Donup kaldı gölgende. Hatırla beni Kendimi unutmadan önce. O kayalar mektubumdur Yeryüzüne. Yükseleceğim Meyve küfelerinden Denizden Yükseleceğim yoksulun şarkısından Onların şarkısından: Yaşayacağız! Yaşayacağız! diyen.
Kekikten ve taştan Ahmed Yükseleceksin Hayır! diyerek Derinden esvap yapacak Kırlardan gelen köylüler Zalimleri ortadan kaldırmaya. Bir çiçek olacak yumruğun Bir bomba Her gün hayır! demek için kalkan. Kılıçlardan kesik kesik gövden Yeniden yapılacak Doğacak güneşlerden Ve dalgalarla nikâhlanacak Giyotin altında Hayır! diyeceksin Hayır!
Akan kanımda öleceksen Yeniden doğmak için Un çuvallarından. Geleceğiz ses vermek için sesine Bizi çağırdığın zaman Ve ölümün çehresi Yitip gidecek sözlerimizden. Eli ölümün Savurup atacak bizi Yalın bir yurda doğru Yasemin bir düşün beklediği.
Kuşlar bana bıraktı şarkılarını Ve ben koştum Yürek atışına tarlaların. Kanımın derinliklerine in Derinliklerine in Derinliklerine ekmeğin Yalın bir yurdumuz olsun Yasemin bir düşün beklediği. Her günkü Ahmed Saf ve Basit Ahmed Nasıl kaldırdın ayrılıkları Meyveyle taş arasında Kurşunla geyik? Arap Ahmed, diren! Kuşatma altında gezeceğiz Ulaşıncaya dek kıyısına Ekmeğin ve dalgaların. Öleceğiz düşü uğruna Bir yurdun Ve bekleyen yaseminlerin.
Onda Güz'ün eğrileri var. Kandaki şiirdir Ahmed. Dağlar gibi kırışık yüzü Yankısı çağıran seslerin Birleşen gövdelerin. Ey tanınmayan Ahmed Nasıl yaşadın aramızda Tam yirmi yıl Hâlâ belli belirsiz yüzün Hep çizgilerinde dolaştığımız Tanınmayan yüzün Ey ormanlar Alevler kadar gizli Ahmed Bize yüzünü tanıt Söyle son sözünü Dağılacağız sessizlikte Geri adım atacağız İşitsin diye ölüler sözlerini Yaşayanlar Belki tanır diye çizgilerini. Ahmed Ahmed kardeşim Kahramanca ölümünü bekliyoruz Ne zaman? Ne zaman? Ne zaman?
Mahmud DERVİŞ Çeviren : Erdal ALOVA
* Beyrut'ta bir Filistin kampı olan Tel Zaatar Lübnan iç savaşı sırasında iki ay kuşatma altında kalmıştı. Filistinliler güç koşullar altında kuşatmaya karşı direnmişlerdi. Arapça'da "kekik dağı" anlamına gelen Tel Zaatar Filistin direnişinin bir sembolü haline geldi. Hayali bir kahraman olan Ahmed Zaatar sürekli yerinden edilen ve sürgünde yaşayan Filistinlilerin binlerce adsız kahramanını temsil etmektedir.
[ Arşivle! ]
[ Yazdır! ]
[ Postala! ]
|